T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ANKARA / ÇANKAYA - Ankara Güzel Sanatlar Lisesi

27 Aralık Atatürk'ün Ankaraya Gelişinin 103. Yıldönümü

Okul Müdürümüz Sayın Boran ERGÜÇ'ün Günün Anlam ve Önemini belirten Konuşmaları;

Kıymetli Meslektaşlarım,

Sevgili Öğrencilerim,

Değerli Velilerimiz ve Misafirler,

Cumhuriyetimizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkentimizi şereflendirişinin 103. Sene-i devriyesini kutlarken, o günleri yeniden hatırlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

    1919 yılında Anadolu'nun genel manzarasını şöyle resmedebiliriz:

    Orta Anadolu'daki bir avuç toprak parçası dışında o günkü sınırlarımız dahilinde tüm ülke işgal güçleri tarafından paylaşılmıştı.

    Osmanlı İmparatorluğunun hükümet merkezi olan İstanbul, İngiliz işgali altındaydı. Yunan, ordularıyla Batı Anadolu'ya ilerleyişini sürdürüyordu. Ülkenin her köşesinden, işgal kuvvetlerinin sivil halka yaptıkları zulümlere dair acı haberler geliyordu.

    Ne var ki işgal güçlerinin aymazlığı şuydu: Zulüm yaptıkları halk, işgalcilere teslim olmayacak kadar onurlu ve şanlı bir geçmişe sahipti. Tarihinin her döneminde istiklalini taçlandıracak bir bayrağa, varlığının sembolü bir devlete sahip olmayı bilmiş, boyunduruk altında yaşamayı asla kabul etmemişti.

    Nitekim bu şuurla, Ege'de Zeybekler; Kuzeyde, Güneyde, Güneydoğuda ve Doğu Anadolu'da Kuvay-i Milliye işgal güçlerine karşı topyekun direniyor ve bu işgale meydan okuyorlardı.

    İstiklal elbet kazanılacaktı; ancak bunu milli mücadeleye dönüştürecek ve vatan sathında Kurtuluş Savaşına evrilmesini sağlayacak bir lider gerekiyordu.

    Hürriyet yolculuğu aslında 19 Mayıs 1919'da Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Samsun'dan başlattığı, 27 Aralık 1919'da Ankara'da noktaladığı sürecin sonunda 1923'te Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasıyla maksadına erecek bir geleneği – milli tarihinde onurla taşıdığı devlet kurma geleneğini – bir kez daha dünyaya ilan ediyordu.

     İşte Ankara, bu geleneğin nihai doğum yeri olacaktı. 1919, 27 Aralık'ının güneşli bir öğle sonrası Oğuzların torunları Seymenler, sancakları ve kös davulları ile Gazi Mustafa Kemal'i Dikmen sırtlarında karşılarken, ufukta yeni kurulacak devletin işareti veriliyordu. "Kızılca Gün" tabirinin anlamı tam da buydu! Oğuz töresinde "Seymen Alayı Dizilmesi, Sancak Çıkarılması, Davulların Çalınması" karanlık bir dönemin kapanıp aydınlık bir geleceğe geçişin müjdecisi ve yeni bir devletin kurulacağının işaretidir. Seymenler, bu yeni devletin kurucu liderini de Mustafa Kemal'i karşıladıkları "Alay"la ilan ediyorlardı.

      O günlerden bugünlere geldiğimizde, 2022 yılını tamamlamaya günler kala, binlerce yıllık Türk tarihinde ve dünya coğrafyasında milyonlarca kilometrekareye yayılmış Türk Yurtlarında "Devlet Kurma Geleneği"nin son temsilcisi Mustafa Kemal Atatürk ve Yüce Milletimizin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, Oğuz töresinin en son ve ebedi halkası olsun. Allah vatanımızı daim, bayrağımızı özgür kılsın. "Kızılca Gün"ümüz kutlu olsun!

 

 Hoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAMHoş Geldin ATAM

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 28.12.2022 - Güncelleme: 28.12.2022 20:50 - Görüntülenme: 378
  Beğen | 0  kişi beğendi